4 Şubat 2009 Çarşamba

Var mısın Yok musun?

Geleceğe dair ne düşünüyorsun, ne olur diye sorsam alacağım cevaplar genellikle iyi ve türevleri tarzında olacaktır. Öylede olması gerekir zaten. Umut hep olmalı ki insan yaşamını devam ettirsin. Bir insanın umudu bittiği an ölmüş demektir. Bazen gerçekten ölür, bazen fiziki olmasa bile ruhen ölmüştür. Benim asıl dikkat çekmek istediğim geleceğin iyi olması için ne yapıyoruz? Sadece umut iyi olması için yeterli mi? Eskilere sorsan onlarda hep geleceğin daha iyi olacağını umut etmişlerdir ama baktığımızda ne kadar iyi olduğu ortadır. Bakın bu düzen içerisinde birşeyler yapmak istiyorsunuz ama ne kadar çalışsanızda yine düzene uymuş olacaktır ve bu düzende iyi birşeylerin olması pek mümkün değildir. O zaman ne yapacağız diyeceksiniz değil mi? Ne yapabiliriz? Tek başımıza hiç birşey yapamayız tabi ki ama birlik olursak yapamayacağımız şey yok. Peki nasıl olacak bu? Bu düzeni tamamen değiştirmek için yapıtaşlarını yerinden oynatmamız gerekiyor. Yani ezberleri bozmamız! Ama her konuda bu düzene uygun ne ezber varsa hepsini bozacağız. Tabi bunları yaparken çerçevemizi sağlam çevirmemiz lazım. Yoksa bu düzeni değiştirmek imkansız olur. Şöyle bir düşünün bakalım bu ülkede düzgün işleyen ne bulacaksınız? Herşey bir aksak işliyor, herşey bir bozuk. Zaten ülke öyledir herşey birbirine bağlı bir çark gibidir biri az dönüyorsa diğeri hızlı dönmez. Bu yüzden çercevemizin ortasına bu ülkeyi koyacağız. Yapılan herşey bu ülke ve üstünde yaşayan inanlar için olacak. Kişisel çıkarlarımız değil her zaman bu ülke önce gelecek. Bunu yaparken ayrımcı bir yaklaşımda değil kucaklayıcı bir şekilde yapacağız. Birileri iyi olurken birileri kötü olmayacak. Ya hepimiz ya hiç. Ayrım yapıldı da ne oldu herkes kötü oldu. Bak Irak'a o Şii bu Sünni diye millet birbirini boğazladı. Bizde de durum pek farklı değil, o veya bu şekilde belli kutuplar yaratılıyor ve bunlar çarpıştırılıyor. Çarpışma sonucu iki tarafta yaralanıyor fakat bundan birileri yararlanıyor. Bu yüzden çerçevemizin bir diğer önemli unsuruda insanlar arasında sevgiyi ve dürüstlüğü yeşertmek. Çünkü bu yolda karşımıza çıkacak olan engelleri aşmada birbirimizi sevmemiz ve destek olmamız şart. Bunu sağlayacak en önemli etken de din olarak gözükmededir. Çünkü dinimizin temelinde yatan maneviyat köreltilmiş ve yerine maddi ikonlar yerleştirilmiştir. Bu yüzden üstüne kurulacak yeni düzenin çerçevesinin en önemli noktalarından bir diğeride dindir. Çünkü dinimizi incelerseniz eğer, O'nun yolundan sapmadan ilerlerseniz iyi olmayacak birşey yoktur. Burada belki bazılarınız biraz duraksayacak ama gerçekten düzgün bir şekilde dini yorumlar ve hayatınıza yansıtabilirseniz hem ilimde hem bilimde ciddi şekilde ilerlemeler kaydedebilirsiniz. Tarihe bakdığınızda buna birçok örnek bulabilirsiniz. Büyük din alimlerinin aynı zamanda büyük bilim adamları olduğunun. Ama yakın tarihe bakıyorumda hiç bir din aliminin bilimle ilgisi yok. Haliyle şu zamanda yaşanan din ile olması gerekeninde bir ilgisi yok. Yazının başlarında ezber bozmaktan bahsetmiştim. İşte ortada bir çerçeve ve bozulacak bir sürü ezber var. Biri din, biri adalet, biri eğitim, biri ekonomi, biri üretim, biri ticaret, biri ahlak, biri siyaset ve tüm bu ezberleri bozmak için de gereken siyaset. Hepinizin bildiği üzere bu düzeni değiştirmek için kullanılacak en önemli enstrümanlardan biri siyasettir. Eğer yapacağımız yeni açılımlar ile halkın çoğunluğunun desteğini alırsak değiştiremeyeceğimiz hiç birşey kalmaz. Bu ülkede gençleri siyasetten soğuttular ama artık ısınma turları atma zamanı geldi. Belki bu söylediklerim size çok uzak, çok ütopik gelebilir ama bilin ki eğer birşey yapmadan aynı şekilde devam edersek biz de çocuklarımıza daha kötü bir ülke ve dünya bırakacağız. Hep genç nüfusumuz ile övünürüz. Hadi bakalım gençler neler yapabileceğinizi düşünün. Bu ülke için neler yapabileceğinizi! "Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir..." Sloganamız da hazır... Açılın! Yeni açılımlarımızla ezberleri bozmaya geliyoruz...