18 Aralık 2009 Cuma

Kaybetmek

Hayatımız boyunca bir çok şeyi kaybederiz. Bazen kaybettiğimiz bir eşya olur. Bazen bulamayız, yeri gelir en ummadığımız anda ummadığımız bir yerde buluruz o eşyamızı. Bazen kaybettiğimiz zamanlar olur. Hayatta geri alamayız o zamanı. Vakit nakittir derler ya şu devirde ikisi doğru orantılı olarak işliyor. Paran yoksa pek zamanında olmuyor. Bazen kaybettiğimiz para olur. Para mevzusu bir gariptir. Hayatın boyunca maddi olarak her şeyi yaşaman muhtemeldir. Dibe vurduğunda olur, merdivenleri çıktığında. O yüzden ne olursan ol batarken de dimdik bat, çıkarken de dimdik çık. Bazen kaybettiğin sevdiklerin olur. Göçüp giderler bu dünyadan. Bazen en ummadığın anda kaybedersin sevdiğini. Kaybetmelerinin arasında en vurucu olanı budur belkide. Bir anda kendi elinde olmadan kaybedersin, gider. Hiç bir şey yapamadığından bazen kaderine söylenir, kavga edersin dünyayla. Bazen kaybettiğine bakıp, bir iç çekip neyim var ki daha kaybedecek dersin. Daha değerli neyim var ki. Artık umursamaz olursun. Hayatı akışına bırakıp, devam edersin yaşamaya. Artık daha farklı bakarsın dünyaya. Belki daha cesurca, belki daha aptalca, belki daha umarsızca, belki daha duygusal, belki daha kızgın, belki daha tahammülsüz... Ama değişmişsindir artık. Eski sen yoktur kaybetmişsindir bir parçanı, giderken senin bir parçanıda götürmüştür sevdiğin. Artık kalanlarla idare etmeyi bilmek kalmıştır geride kalana. Çünkü dünya bildiği gibi dönmektedir hala. Senin kaybettiklerine bakmaz dünya. Devam eder dönmeye eski bildiği hızında. Kaybetmek istemez artık geride kalan. Gidenlerin yerine bir şey koymak istemez. Korkar, ya onlarıda kaybedersem diye. Yapamazsın boşuna uğraşma. Alışırsın zamanla kaybettiğine. Devam edersin yüzmeye hayat denizinde. Bazen akıntıya bırakırsın kendini. Bazen bir kayaya ulaşmak için akıntıya karşı yüzersin. Beklersin kayıplarını bir nebze olsun telafi etmeyi. Akıntıya bırakırsın ya sıkıldığında kendini bazen o akıntıda bulursun ummadığın birini. Kazanmışsındır kaybettiğim dediğin anda. Hayat bir gariptir. Ummadığın anda olması bazı şeylerin havayi fişek etkisi yapar. Gözünü alamazsın her patlama sesi duyduğunda gökyüzünden. Sonra yeniden devam edersin yürümeye. Bazen bir patlama sesi duyarsın bakarsın havaya fakat yoktur gökyüzünde bir ışıltı. Kaybetmek zordur aslında bilenler hatırlar. Kaybettiğine mi üzülürsün? Bir daha o boşluğu dolduramayacağına mı? Üzülürsün hepsine. O kadar üzülürsün ki daha fazla üzülmek istemezsin hayatın kalanında. Değer vermezsin ki fazla maddiyata, geri koyabileceğin şeylere üzülmek istemezsin daha da fazla. İleriye dönük planlar yapmazsın pek. Artık bilirsin ki kaybetmekde var. Elindekilere bakarsın önüne bakmadan önce. Yürürken bu hayat yolunda artık gideceğin yere varmaktan çok yürürken yaşadıklarınla ilgilenirsin. Önüne bakmadığın için düşme tehliken vardır bu şekilde. Ama hayat bu değil midir? Her zaman düşmeyi göze almak. Düşeceğini sandığın anda birilerinin seni tutmasıda ayrı bir mutluluk degil midir? Tabi düşmekde vardır. Ama düşe kalka yürümek değil midir hayat zaten? Varacağın yeri umursamadan, önüne bakmadan sadece yürümek. Kaybettiklerine ulaşmak için yürümek. Kaybettiklerin için yürümek. Yeniden kaybetmemek için yürümek. Yürümeye devam etmek için bir neden bulabilmek önemli olan. Çünkü kaybettiğiniz ne olursa olsun yürümeye değer bir yol olabilir önünüzdeki. Dediğim gibi bir gariptir hayat. Bazen kaybettikleri uğruna yürür insan, bazen kazanmak için, bazen elindekiler için yürür. İstemek lazım yürümeyi neden çok. Tabi diyemem ki bırakmak isteyenede neden yok. Ama bırakmak pes etmektir. Bile bile kaybetmektir herşeyi hiç denemeden. Hadi deneyelim o zaman bir kez daha yürümeyi bakalım yolda neler bulacağız? Neler göreceğiz sevipte yanımıza alamadığımız? Neler kaybedeğiz daha şu an elimizde bile olmayan?

1 yorum:

  1. Yunus Emre Altanay19 Aralık 2009 23:56

    İnsanın derinine işleyen gerçeği tüyleri ürperterek suratımıza vuran sert bir yazı... Tebrik ederim güçlü bir kalem olma yolunda emin adımlarla devam ediyorsun...

    YanıtlaSil